Tüp mide
ameliyatı günümüzde zayıflama ameliyatları arasında en sık kullanılan
yöntemdir. Ameliyat esnasında midenin
yemek yedikçe genişleyebilen kısmı mideye ağız yolundan yerleştirilen bir
kılavuz tüp eşliğinde çıkarılmış olur.
Reflü, mide içinde bulunan yiyeceklerin ve mide asidinin yemek borusuna geri kaçması anlamına gelir. Bu durumun uzun dönemde sık sık tekrarlaması yemek borusun tahriş olmasına neden olmakta ve sonuçta reflü hastalığı meydana gelmektedir. Kişinin yaşam konforunu önemli ölçüde bozan reflü hastalığı göz ardı edilirse kansere kadar ciddi sorunlara yol açabilir.
Normalde alt yemek borusu ve midemizin en üst kısmı arasında alt özefagus sfinkteri diye adlandırılan valf benzeri bir kapak bulunmaktadır. Kastan oluşan bu valfin görevi mide içindeki asidin ve yiyeceklerin yemek borusuna geri kaçmasını önlemektir. Bu valf tek yönlü çalışır. Yani yediğimiz yiyeceklerin ve sıvıların mideye girişine izin verirken mideden yemek borusuna kaçmasını ise engeller. Midenin fundus denen en geniş kısmı yemek yiyince şişer ve tıpkı suyu kesen bir şamandıra gibi yemek borusunun en alt kısmına bası yaparak yiyeceklerin ve mide sıvısının yemek borusuna geri kaçmasını engeller. Reflüyü tetikleyen en önemli neden beslenme tarzıdır. Bazı gıdalar alt yemek borusunda bulunan bu kasların gevşemesine neden olur. Örneğin yağlı ve baharatlı gıdalar reflüyü doğrudan tetiklemektedir. Yağlı ve ağır gıdalar yerine sindirimi kolay olan yiyecekler tercih edilmelidir. Baharatlı yiyecekler, domates, çiğ sarımsak, soğan, , nane, kahve, çay, sigara, alkol, sirke, kızartma, gazlı içecekler, konserve, portakal ve limon yine reflüye neden olan başlıca yiyecekler arasındadır. Öte yandan bu valf bazı kişilerde anatomik olarak kusurlu olduğu içinde reflü meydana gelebilir. Ayrıca obezite, hamilelik gibi karın içi basıncını arttıran durumlarda reflüye eğilimi kolaylaştırır.
Tüp mide ameliyatı olanlarda yiyeceklerin ve mide asidinin yemek borusuna kaçmasını engelleyen anatomik yapı bozulduğu için reflüye eğilim kolaylaşır. Çünkü tüp mide ameliyatı ile birlikte yemek yiyince şişerek bir şamandıra gibi alt yemek borusu kısmını sıkıştırarak mide içeriğinin yemek borusuna kaçmasını engelleyen midenin fundus kısmı çıkarılmış olur.
Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Bozulan Anatomik Yapı
Dolayısıyla tüp mide ameliyatı sonrası reflüye doğal olarak zaten bir yatkınlık meydana gelir. Örneğin tüp mide ameliyatı öncesinde hiç reflü sorunu olmayanlarda bile uzun dönemde hastaların yarısına yakınında reflü hastalığı meydana gelir. Diğer yandan tüp mide sonrası mide hacmi azaldığı için artan mide içi basınçla mide içeriği daha kolay yemek borusuna kaçarak reflüye neden olur. Diğer yandan tüp mide ameliyatından sonra ameliyat tekniğine bağlı oluşan darlıklar ve twist dediğimiz midenin burkulması hem kusmaya hem de reflüye neden olur. Ayrıca vagal sinirin hasara uğraması, mide çıkış kapakçığı pilor halkasının disfonksiyonu da reflüye yol açan diğer nedenlerdir.
Tüp mide sonrası reflü sorunu öncelikle beslenme tarzının düzenlenmesi, yemek yedikten sonra bir süre ayakta kalınması ve yatarken yatak başucunun yüksek tutulması ve ilaç tedavisi ile engellenmeye çalışılmalıdır. Diğer yandan mutlaka endoskopi kontrolü yapılmalı ve alt yemek borusunda ülser olup olmadığı araştırılmalıdır. Çünkü yemek borusunun sürekli tahriş olması Barret Özofagus denen ve uzun dönemde kansere neden olabilen hastalığa neden olabilir. En az iki aylık medikal tedaviye rağmen reflü sorunu çözülmeyen ve hayat kaliteleri gittikçe bozulan kişiler için diğer seçenekler gözden geçirilmelidir. Tüp mide sonrası reflü sorununda altın standart tedavi RNY Gastrik Bypass operasyonudur. Operasyon öncesi mutlaka endoskopik kontrol, pH metre ve manometrik ölçümler yapılmalıdır.